Beğenmek Nasıl Yazılır TDK? Siyaset Biliminin Gözünden İktidar, İdeoloji ve Onay Kültürü
Bir siyaset bilimci olarak, insanların neden ve neyi “beğendiğini” merak etmek, yalnızca dilin değil, iktidarın da doğasına inmektir. “Beğenmek nasıl yazılır TDK?” sorusu yüzeyde dilbilgisel bir merak gibi görünse de, derinlerde politik bir anlam taşır: Beğenmek, bir onay biçimidir; bir tercih, bir yönelim, bir güç jestidir. Toplumsal düzen, büyük ölçüde kimin neyi beğendiği, neyi reddettiği ve bu tercihin kim tarafından görünür kılındığı üzerinden şekillenir. O halde asıl soru şu olabilir: Beğenmek, gerçekten bireysel bir eylem midir, yoksa siyasal bir pozisyon alış mı?
Beğenmek: Dilin Ötesinde Bir Onay Mekanizması
TDK’ye göre “beğenmek” kelimesi, “hoşlanmak, takdir etmek, uygun bulmak” anlamına gelir. Fakat siyaset bilimi açısından bu tanım eksiktir. Çünkü beğenmek, yalnızca duygusal bir yönelim değil, aynı zamanda bir meşrulaştırma eylemidir. Bir birey, bir düşünceyi, bir lideri veya bir politikayı beğendiğinde, o şeyi yalnızca sevmez; aynı zamanda onun varlığını onaylar.
Bu anlamda, beğenmek siyasi kültürün en küçük ama en güçlü göstergelerinden biridir. Her “beğeni”, bir güç akışını başlatır: Onay veren ile onaylanan arasında görünmez bir bağ kurulur. Bu bağ, iktidarın toplumsal dokusunu şekillendirir.
İktidarın İnce Yüzü: Beğeni Üzerinden Kontrol
Modern toplumlarda iktidar artık yalnızca yasa, zorbalık veya otoriteyle değil; onay üretimiyle işler. Sosyal medya çağında bir “beğeni”, artık oy vermek kadar sembolik bir değere sahiptir. Bir politik liderin milyonlarca beğeni alması, halkın yönelimlerini ölçen yeni bir politik göstergedir. Foucault’nun “mikro iktidar” kavramını hatırlayacak olursak, güç artık tepeden inmez; tabandan, beğenilerden yükselir.
Beğenmek, iktidarı yeniden üretmenin yumuşak biçimidir. İnsanlar bir ideolojiyi beğenerek onu eleştirmeden içselleştirirler. Böylece ideoloji, baskıdan çok arzu üzerinden işler.
Kurumlar ve Onay Kültürünün İnşası
Siyasal sistemlerde kurumlar, vatandaşların neyi beğenmesi gerektiğini açıkça belirtmez; ama dolaylı biçimde yönlendirir. Eğitim sistemi, medya ve din kurumları bireylerin “iyi”, “doğru” ya da “güzel” olana dair algılarını şekillendirir. Bu da, beğeninin aslında öğrenilmiş bir davranış olduğunu gösterir.
Bir toplumda insanlar benzer şeyleri beğeniyorsa, bu yalnızca tesadüf değildir; ortak bir ideolojik formasyonun sonucudur. Örneğin, devletin kahramanlık anlatılarıyla yetişen bir birey, gücü ve otoriteyi beğenmeye eğilimli olur. Aynı biçimde, demokratik bir kültürde yetişen birey, eşitliği ve katılımı beğenir. Beğenmek, bu anlamda ideolojinin en zarif yüzüdür: Sevgi kılığına bürünmüş iktidar.
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Katılımcı Beğenisi
Siyaset bilimi, güç ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi uzun zamandır tartışır. Erkekler tarihsel olarak gücü stratejik biçimde kullanmaya, yani beğenilerini çıkar temelli olarak şekillendirmeye eğilimlidir. Onlar için beğenmek, çoğu zaman bir pozisyon alma aracıdır: Kimin yanında durduğunu göstermek, kiminle ittifak kuracağını belirlemek.
Kadınların beğenisi ise çoğunlukla demokratik katılım ve ilişkisel etkileşim odaklıdır. Kadınlar beğenirken, sadece desteklemek değil, anlam kurmak isterler. Beğeni onlar için bir bağ kurma pratiğidir. Bu nedenle kadınların siyasal katılımında duygusal zeka ve empati, stratejiden daha belirleyici bir güç kaynağı haline gelir.
Bu iki yaklaşım birleştiğinde, beğenmek hem stratejik bir araç hem de toplumsal bir bağa dönüşür — tam da çağdaş siyasetin merkezinde olduğu gibi.
İdeoloji, Vatandaşlık ve Beğenmenin Politik Boyutu
Vatandaşlık, yalnızca hak ve sorumluluklardan değil, aynı zamanda beğeni rejimlerinden de oluşur. İnsanlar, yaşadıkları devletin sembollerini, değerlerini ve liderlerini beğendikçe, kimliklerini bu beğenilerle kurarlar. “Ben bu ülkeyi seviyorum” cümlesi bir duygudan çok, bir politik pozisyonu ifade eder.
İdeolojiler, vatandaşların beğeni biçimlerini belirlerken aynı zamanda onları yönlendirir. Kimi ideolojiler disiplin ve itaati beğeni konusu yapar, kimileri özgürlük ve eleştiriyi. Ancak hepsinde ortak olan şey, beğenmenin bir meşruiyet aracı olarak işlemesidir. Her beğeni, bir iktidarın görünmez onay mührüdür.
Beğenmek: Yeni Nesil Vatandaşlığın Sessiz Oyu
Sosyal medya çağında vatandaş artık sokakta değil, ekranda görünür hale gelmiştir. “Beğen” tuşuna basmak, yeni bir siyasal jesttir. Bu jest, sessiz ama etkili bir şekilde toplumsal gündemi belirler. Hangi içeriklerin yükseldiği, hangi söylemlerin güç kazandığı, artık bu dijital beğeni akışlarıyla ölçülür.
Beğenmek, modern vatandaşlığın hem en kolay hem de en karmaşık eylemidir. Çünkü o, hem bireysel bir tercih hem de kitlesel bir yönelimdir. Beğenmek, artık sadece dilde değil, politik enerjinin nabzında yazılır.
Sonuç: Beğenmek, Siyasetin Yeni Dili
“Beğenmek nasıl yazılır TDK?” sorusu, aslında çağımızın en derin politik sorularından biridir. Çünkü bugün siyaset, artık meydanlarda değil, ekranlarda; sloganlarda değil, beğenilerde yaşanıyor. İktidar, kurumlar, ideolojiler ve vatandaşlık ilişkileri, bu görünmez onay mekanizmaları üzerinden yeniden tanımlanıyor.
Bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız: Ben gerçekten beğendiğim için mi beğeniyorum, yoksa benden bekleneni mi yapıyorum?
Cevap ne olursa olsun, beğenmek artık sadece bir kelime değil — siyasetin dijital kalp atışı.